Amaç: Polikistik over sendromlu (PKOS) hastaların meme ultrasonu ile fibrokistik meme hastalığı varlığı açısından değerlendirerek PKOS’un iyi huylu meme hastalığı için artmış risk oluşturup oluşturmadığını değerlendirmek. Gereç ve Yöntemler: Bu prospektif vaka kontrollü çalışma üçüncü basamak bir merkezde gerçekleştirildi. Çalışma grubunu Rotterdam kriterlerine göre PKOS tanısı alan 41 hastadan oluşturdu. Kontrol grubuna bilinen herhangi bir hastalığı olmayan çalışma grubu ile benzer yaş grubunda 41 hasta dahil edildi. Tüm hastalara ultrason ile meme muayenesi yapıldı ve bulgular BI-RADS'a göre sınıflandırıldı. Bulgular: Çalışma grubundaki hastalar kontrol grubundaki hastalara kıyasla anlamlı derecede yüksek oranda BI-RADS 2 ve 3 olarak kategorize edildi; sırasıyla %26,8'e karşı %9,8, %9,8'e karşı %2,4 (p < 0,001). Her iki gruptaki hastaların çoğunluğu BI-RADS 1 olarak sınıflandırıldı ve her iki grupta da herhangi bir malignite veya malignite şüphesi bildirilmedi. Ayrıca gruplar arasında parenkim paterni açısından da anlamlı fark gözlendi (p=0,02). Kontrol grubunun %36,6'sında herhangi bir parenkim değişikliği gözlenmezken, bu sayı çalışma grubunda %17,1 idi. Kontrol grubuyla (%2,4) karşılaştırıldığında PKOS'lu hastaların önemli bir kısmında fibrokistik meme hastalığı (%14,6) izlendi. Sonuç: Bu çalışmada PKOS ile fibrokistik meme hastalığı arasındaki ilişki değerlendirilmiş ve PKOS'lu hastalarda fibrokistik meme hastalığı riskinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. PKOS'lu hastaların ultrasonografi ile rutin meme değerlendirmesi, fibrokistik meme hastalığının saptanması ve bu hastaların uzun süreli yönetimi açısından önemlidir.

Objective: To evaluate whether polycystic ovary syndrome (PCOS) constitutes an increased risk for benign breast disease by assessing PCOS patients in terms of the presence of fibrocystic breast disease with breast ultrasound assessment. Materials and Methods: This prospective case-controlled study was conducted at a tertiary referral center. Study group consisted of 41 patients who were diagnosed with PCOS according to the Rotterdam criteria. Control group included 41 age-matched patients without any known diseases. All patients received a breast examination with ultrasound and findings were categorized according to BI-RADS. Results: A significantly higher percentage of patients in the study group were categorized as BI-RADS 2 and 3 in comparison to the patients in the control group; 26.8% vs. 9.8%, 9.8% vs. 2.4%, respectively (p < 0.001). Majority of patients in both groups were categorized as BI-RADS 1 and no malignancy or a suspicion of malignancy was reported in both groups. Additionally, a significant difference was observed between the groups in terms of parenchymal pattern (p = 0.02). No parenchymal change was observed in 36.6% of the control group whereas this number was 17.1% in the study group. A significantly higher number of patients with PCOS had fibrocystic breast disease (14.6%) when compared to the control group (2.4%). Conclusion: This study evaluated the association between PCOS and fibrocystic breast disease and the risk of fibrocystic breast disease was found to be higher in patients with PCOS. A routine breast evaluation of PCOS patients with ultrasonography is important for detection of fibrocystic breast disease and for long-term management of these patients.